Konu: Cennet ile İlgili Hadisler Çarş. Mart 23, 2011 11:20 pm
Cennet ile İlgili Hadisler
Kadının boynundaki incilerin bir tanesi garble(Batı) şark(Doğu) arasını aydınlatır...Başında bulunan taçların en küçük incisi de yine şarkla garb arasınıaydınlatır.
(Ramuz el-Ehadis-1 s. 99/
Bir kerpici gümüş bir kerpici altın harcı keskin kokulu misk döşemesi inci ve yakut toprağıise za'feran olup oraya giren mutlu olur umutsuz olmaz ebedi olur ölmez...
(Büyük Hadis Külliyatı-5 s. 408/10088)
... Cennetin çakılları inci ve yakuttan toprağı da zâferan (safran)dır ...
((Tirmizi); Kütüb-i Sitte-14 s. 451/6)
Gurfeler (cennet köşkleri) kırmızı yakut yeşil zebercet (zümrüt) ve beyaz incidendir.Onlarda hiçbir kusur ve ayıp yoktur. Cennet ehli bunlara sizin gökte doğu vebatıdaki parlak yıldızlara baktığınız gibi bakarlar...
(Ramuz el-Ehadis-1 s. 225/6)
Cennette öyle köşkler vardır ki içindeki dışındakini dışındaki içindekini görür...
(Ramuz el-Ehadis-1 s. 125/9)
Cennette gurfeler vardır. Dışları içlerinden içleri dışlarından görünür.
(Kütüb-i Sitte-14 s. 447/2)
Cennette bir köşk vardır. Etrafı burçlar (hisar kule) otluk sulak yerlerle çevrilidir. Beş binde kapısı vardır...
(Ramuz el-Ehadis-1 s. 125/5)
Bir gün Resulullah "Cennette öyle köşkler vardır ki ne kendisini yukarıya bağlayacakçengelleri ve ne de altında direkleri vardır" buyurdu. Bunu dinleyen Ashab "Ey Allah'ın Resulü o köşklerin ehli oraya nasıl girecek?" diye sordu. Resulullah (a.s.m.) "Onlar kuşlar misali uçarak girecekler" buyurdu. Cennette "Reyyan" denilen bir nehir vardır. Üzerinde mercandan bir şehir kurulmuştur. Onunaltın ve gümüşten yetmiş bin kapısı bulunur. İşte bu hamil'i Kur'an'a mahsustur.
(Ramuz el-Ehadis-2 s. 326/4)
Cennet binalarının bir tuğlası altın bir tuğlası gümüş harcı misk çakılı inci ve yakut vetoprağı da safrandır...
(Ramuz el-Ehadis-1 s. 200/6)
Cennette altından bir direk ve üzerinde zebercedden (zümrüt cinsinden parlak yeşilkıymetli bir taş) şehirler vardır ki onlar cennete yıldızlar gibi ışık verirler...
(Ramuz el-Ehadis-1 s. 125/6)
Cennetiniçinde inciden bir saray vardır. O sarayın içinde kırmızı yakuttan yetmiş konakvardır. Her konağın içinde yeşil zebercedden (zümrüt cinsinden parlak yeşilkıymetli birtaş) yetmiş ev vardır. Her evin içinde yetmiş taht her taht üzerinde de her renktenyetmiş yatak vardır. Her evin içinde yetmiş sofra her sofranın üzerinde deyetmiş çeşit yemek vardır. Keza her evin içinde yetmiş adet hizmetçi vardır...
(Tezkireti'l Kurtubi s. 323/554)
Muhakkak ki cennet saraylarından bir sarayın içinde yetmiş menzil (yer dünya ev)bulunur. Her menzilde içerisine girilmek üzere yetmiş kapı her kapının da diğerindengirmekte olan kokudan başka cennet kokularından koku girer...
(Tezkireti'l Kurtubi s. 323-324/555)
Muhakkak ki cennette (mümin için) içi boşaltılmış bir tek inciden bir çadır vardır. Bu çadırın eni altmış mil (yaklaşık 100 km) mesafe genişliğindedir. Bunun her köşesinde(mümine mahsus) birtakım ev halkı vardır ki onlar başkalarını (yani birbirlerini)göremezler. (Ancak) Mümin onları dolaşıp ziyaret eder.
(Tezkireti'l Kurtubi s. 325/560)
Cennette mü'minin yüksekliği altmış mil (yaklaşık 100 km) olan bir inci çadırı vardır.
(Büyük Hadis Külliyatı-5 s. 408/10091)
Genişliği de öyle (yani altmış mildir). Orada mü'minin aileleri bulunacak. Mü'min onları birbir dolaşacak...
([(Buhari Müslim ve Tirmizi); Büyük Hadis Külliyatı-5 s. 408/10092)
Cennet ehlinden derecesi en düşük olanın seksen bin hizmetçisi vardır. Onun için incidenzebercedden (zümrüt benzeri kıymetli bir taş) ve yakuttan bir çadır kurulur. Buçadır Câbiye'den San'a'ya kadar uzanan bir büyüklüktedir.
((Tirmizi) Büyük Hadis Külliyatı- 5 s. 412/10114)
Muhakkak cennette bir çarşı vardır ki melekler orayı ziyaret ederler. Orada gözlerinmislini görmediği kulakların duymadığı ve kalplere gelmeyen nimetler vardır.Canımızın istediği herşey bize getirilir. Fakat orada satılan ve satın alınan hiçbirşey yoktur. O çarşıda cennet halkının bazısı diğer bazısı ile karşılaşır. Yüksekmenzil ve mevki sahibi döner de mevki bakımından kendinden aşağı derece olankimse ile karşılaşır. Onların içinde herhangi bir şeyi eksik olan kimse yok kikarşılaştığının üzerine gördüğü süs elbiselerinden dolayı rahatsız olsun. Sözününsonu gelmeden üzerinde daha güzel bir kıyafet bürünür. Şu muhakkak kicennette hiçbir kimsenin üzülmesi kederlenmesi yoktur.
(Tezkireti'l Kurtubi s. 325-326/563)
Şüphesiz ki cennette bir çarşı vardır. Fakat orada hiçbir şeyi satın almak ve hiçbir şeyisatmak yoktur. Ancak erkekler ve kadınlar suret ve şekilleri vardır. Binaenaleyhorada hangi kılığı istediğinde ona girecektir
(Tezkireti'l Kurtubi s. 326/564)
Muhakkak cennette öyle çarşılar var ki orada alışveriş yoktur. Fakat cennet ahalisioraya vardığı zaman taze ve parlak inci ve misk toprak üzerine yaslanarakotururlar. Dünyada oldukları gibi o cennetlerde tanışırlar. Dünyada nasılolduklarını ve Rablerine ibadetlerinin nasıl olduğunu geceleri nasıl ihya ettiklerinigündüzleri nasıl oruç tuttuklarını dünyanın zenginliği ile fakirliğinin nasılolduğunu ölümün nasıl olduğunu ve ... nasıl cennet ahalisinden olduklarını konuşupmüzakere (ve sohbet) ederler.
(Tezkireti'l Kurtubi s. 326/565)
Sidretü'l-Münteha ağacının meyvesinden her bir meyve yarılınca içinden yetmiş iki renkve çeşit yemek çıkar ki orada öbürüne benzeyen hiçbir renk ve çeşit yoktur.
(Tezkireti'l Kurtubi s. 312/517)
... Cennetin meyvesindan koparınca yerine yenisi biter.
(Ramuz el-Ehadis-1 s. 98/9)
Bir köylü Arap "Ey Allah'ın Resulü cennetin içinde meyve var mıdır?" diye sordu.Resulullah: "Evet Tuba denilen bir ağaç vardır" buyurdu. O zat: "Ya Resulullah bizimarazimizdeki hangi ağaç ona benzer?" dedi. Resulullah: "Senin arazindekiağaçlardan hiçbir şey ona benzemez. Fakat sen hiç Şam'a geldin mi? Çünkü orada cevizdenilen bir ağaç var ki bir gövde üzerine biterek yukarısı -yani dalları-yayılır. İşte bu ağaç Tuba ağacına benzer" buyurdu. O zat: "Ya Resulullah oağacın dip gövdesinin kalınlığı ne kadardır?" dedi. Allah'ın Resulü: "Senin evhalkının develerinden beş yaşına basan genç bir deve yola çıksa dibini dolaşıpkuşatamaz da nihayet ihtiyarlığından boynu kırılır" buyurdu. Köylü Arap:"Cennette üzüm var mı?" diye tekrar sordu. Resulullah: "Evet vardır" buyurdu. O zat: "Oüzümün salkımının büyüklüğü ne kadardır?" dedi. Resul-i Ekrem: "Alacakarganın hiç durmadan bir aylık uçup gideceği mesafe kadar" buyurdu. O zat: "Oüzümün taneleri(nin büyüklüğü) ne kadardır?" dedi. Allah'ın Resulü: "Büyük kovagibidir" buyurdu. O zat: "Ey Allah'ın Resulu o üzüm tanesi beni ve evhalkımı muhakkak doyurur" dedi. Resulullah: "Evet seni ve ev halkını ve akrabanınekserisini doyurur Cennetin hurması ağacın dibinden dallarına doğru intizamlı bir şekilde yığılıp istif edilmiştir. Meyveleri büyük testiler misalidir. Ne zaman birmeyve koparılsa yerine başkası gelir. Cennetin suyu çukur olmayan yerlerden akar. Cennet üzümünün her bir salkımı on iki arşındır."
(Tezkireti'l Kurtubi s. 312-313/518)
Bir kişi "Ya Resulullah cennetin içinde hurma var mıdır? Çünkü ben hurmayı seviyorum" diye sordu. Resulullah: "Evet vardır. ... cennet hurmalarının altından dalları vardır. Budaklarının başları altındandır. Altından budakları vardır. Alemlerden herhangi bir kimsenin görmekte olduğu elbiselerin en güzeli gibi yaprakları vardır. Altından hurma salkımları vardır. Hurma salkımlarının çöpü de altındandır. Altından hurma tanesinin dibinde yapışık pul gibi şeyler vardır. Büyük küpler gibi meyveler var ki (onlar) köpükten yumuşak baldan tatlıdır."
(Tezkireti'l Kurtubi s. 315/522)
Cennetteki hurma ağacının dalları kırmızı altındır. Sapları yeşil zümrüttür. Yaprakları ipek gibidir. Meyvesi kule gibi iri taneli kaymaktan yumuşak ve çekirdeksizdir.
(Ramuz el-Ehadis-2 s. 451/4)
Cennette hurma ağaçlarının dalları yeşil zümrüttür. Budakları kırmızı altındır. Yaprakları cennet ahalisi için giyecek kıyafetleridir. Onun bir kısmı kısa (iç) elbiseleri bir kısmı da içi astarlı dış elbiseleridir. Cennet hurmasının meyvesi büyük testiler ve kovalar gibidir. Sütten daha beyaz baldan tatlı köpükten yumuşaktır. İçinde de çekirdek yoktur.
(Tezkireti'l Kurtubi s. 314)
Peygamber Efendimiz (sav) bir tabak incir hediye edilip ondan yedi ve sahabelerine: "Bundan yeyiniz. Eğer ben bir meyvenin cennetten indiğini söylersem işte cennetten inen meyve bu incirdir." buyurdu.
(Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri s. 313)
Karpuzdan faydalanınız ve ona ta'zim (saygı) ediniz. Çünkü onun suyu cennetten tadı da cennet tadındandır... karpuz cennet (meyvelerin)dendir.
(Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri s. 313)
Dünyada cennet meyvesine benzeyen şey ancak muzdur. Çünkü Allah Teala (cennetin yemişi hakkında) "Onun yemişleri devamlıdır" buyurmuştur. Sen ise muzu yaz ve kış senenin her mevsiminde bulabilmektesin.
(Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri s. 312-313)
Cennet halkının ekmek katığının en faziletlisi en nefisi ettir. Alemlerin Rabbi olan Allah'a hamd olsun.
(Tezkireti'l Kurtubi s. 363/654)
Cennette senin canın kuş isteyecek. Hemen kızartılmış olarak önüne getirilip konacaktır.
(Büyük Hadis Külliyatı-5 s. 414/10123)
Cennetteki huriler yakut ve mercan gibidirler. Adam onlardan birinin yüzüne bakar da kendini onun yanağında aynada gördüğünden daha berrak görür. Onların incilerinin en ednası (en küçük en önemsiz) şark ile garbi ışıklandırır.
... Ona giren nimete mazhar olur eziyet görmez ebediyet kazanır ölümle karşılaşmaz. Elbisesi eskimez gençliği kaybolmaz.
((Tirmizi) Kütüb-i Sitte-14 s. 451/6)
... "Ya Resulullah! Allah Teala'nın: 'İri gözlü hurilerdir' (Vakıa Suresi 22) sözünü bana anlat" dedim. "Onlar beyaz tenli iri gözlü kara kuşun kanatları gibi sürmelidir" dedi. "Ya Resulullah! Allah'ın: 'sanki o kadınlar birer yakut ve mercandır' (Rahman Suresi 58) ayetini anlat" dedim. "Onlar el değmemiş sedefteki inci gibi güzeldirler" dedi. "Ya Resulullah! Allah'ın: 'O cennetlerde iyi ahlaklı güzel kadınlar vardır' (Rahman Suresi 70) ayetini anlat" dedim. "Onlar çok güzel huylu ve güzel yüzlüdürler" buyurdu. "Ya Resulullah! Allah'ın: 'Onlar toz konmamış yumurta gibidirler' (Saffat Suresi 49) ayetini anlat" dedim. "Onlar yumurtanın zarı gibi beyaz ve naziktirler" dedi. "Ya Resulullah! Allah'ın: 'Kocalarına sevimli ve birbirlerinin akranıdırlar' (Vakıa Suresi 37) ayetini söyle" dedim. "Onlar dünyada ihtiyar gözleri çapaklı saçları ağarmış ve zayıf olarak ölmüşken Allah onları cennette bakire kocalarına sevimli aşık ve bağlı birbirlerinin akranı kılacak" buyurdu. "Ya Resulullah! Dünya kadınları mı üstündür yoksa iri gözlü huriler mi?" dedim. "Elbisenin yüzü astarından kıymetli olduğu gibi dünya kadınları da hurilerden üstündürler" dedi. "Neden ya Resulullah?" dedim şöyle açıkladı: "Namazları oruçları ve Allah'a ibadetleri sebebiyle Allah onların yüzlerini nurlandırır kendilerine ipek elbiseler giydirir. Onların tenleri beyaz elbiseleri yeşil ziynetleri sarı buhurdanlıkları (tütsülükleri) inci ve tarakları altındır. Onlar şöyle söylerler: "Biz burada ebedi kalacağız. Biz sevimli ve mutluyuz. Asla üzülüp sıkılmayız. Başka aleme göçmeden hep burada kalacağız. Biz bu halimizden memnunuz ve herşeye razıyız. Hiç kimseye kızmaz ve öfkelenmeyiz. Ne mutlu kendilerine eş olduğumuz ve bize eş olan kimselere."
(Gençlik ve Ölüm s. 422-423)
... Hurilerden her kadının üzerinde yetmiş kat elbise vardır ki birinin rengi diğerinde yoktur. Keza kendisine diğerinde bulunmayan yetmiş çeşit renkli koku verilir. Hurilerden her kadın için inci ile süslenmiş kırmızı yakuttan yetmiş taht her taht üstünde yetmiş döşek her döşek üzerinde koltuk vardır. Hurilerden her kadın için ihtiyacı ve hizmeti için yetmiş bin hizmetçi kız ve yetmiş bin hizmetçi erkek vardır. Her hizmetçinin beraberinde içinde çeşitli yemek bulunan altından tepsiler vardır ki müminlerden biri öbüründe önceki kapta bulamadığı tadı lezzeti bulur
(Tezkireti'l Kurtubi s. 333/591)
Cennet ehlinin bir çarşısı vardır. Her Cuma oraya gelirler. Derken kuzey rüzgarı eser elbiselerini ve yüzünü okşar. Bunun tesiriyle hüsün (güzellik) ve cemalleri (yüz güzelliği) artar. Böylece ailelerine daha da güzelleşmiş olarak dönerler. Hanımları: "Vallahi bizden ayrıldıktan sonra sizin cemal ve güzelliğiniz artmış!" derler. Erkekler de: "Sizler de Allah'a kasem (yemin) olsun bizden sonra çok daha güzelleşmişsiniz." derler.
(Müslim) Kütüb-i Sitte-14 s. 433/16)
... Eğer cennet ehli kadınlarından bir kadın yer ehline görünseydi dünyayı ve içindekileri aydınlığa boğar ve ikisinin arasını da güzel koku ile doldururdu...
((Tirmizi) Büyük Hadis Külliyatı-5 s. 409/10095)
... Orada muazzam köşkler geniş nehirler bol ve olgun meyveler güzel ve dilber zevceler (kadın eş) ebedi pek çok ve renkli güzel elbiseler vardır. Orası yüksek güzel ve selim yurtlardan parlak hayat sürülen bir yerdir...
(Ramuz el-Ehadis-1 s. 170/1)
... Onların içinde herhangi bir şeyi eksik olan kimse yok ki karşılaştığının üzerinde gördüğü süs elbiselerinden dolayı rahatsız olsun. Sözünün sonu gelmeden üzerinde daha güzel bir kıyafet bürünür...
(Tezkireti'l Kurtubi s. 325-326/563)
... Cennetin giyecekleri dokunmaz. Cennetin meyveleri yarılır da ondan elbise çıkar...
(Tezkire-i Kurtubi-1 s. 21)
Cennette hurma ağaçlarının dalları yeşil zümrüttür. Budakları kırmızı altındır. Yaprakları cennet ahalisi için giyecek kıyafetleridir. Onun bir kısmı kısa (iç) elbiseleri bir kısmı da içi astarlı dış elbiseleridir...
(Tezkireti'l Kurtubi s. 314)
... Üzerinde yetmiş kat elbisesi olur. En aşağısı Tuba ağacından yapılmış gelincik çiçeği gibi...
(Ramuz el-Ehadis-1 s. 99/
Cennette öyle bir ağaç var ki bir süvari gölgesinde yetmiş yahut da yüz sene gider (de bitiremez). O huld -ebedilik- ağacıdır... Cennette bir ağaç var ki bir kimse dört yaşına girmiş bir dişi deve yavrusuna yahut da beş yaşına girmiş olan bir dişi deveye binmiş olsa da sonra ağacın dip tarafındaki gövdesini dönmeye başlasa hareket ettiği yere ulaşmadan deve ihtiyarlayarak düşer... Onun taze dalları cennet surlarının ötesindekilere ulaşmaktadır. Cennetteki her ırmak muhakkak o ağacın dibinden çıkmaktadır...
(Tezkireti'l Kurtubi s. 311/513)
Cennette bir ağaç vardır ki binekli bir kimse yüzyıl gölgesinde yürüse onu katedemez. İsterseniz şu ayeti okuyun: "Daimi gölgededirler çağlayıp duran su başlarındadırlar."
((Tirmizi) Kütüb-i Sitte-14 s. 427/9)
... Tuba cennette bir ağaçtır. Büyüklüğü yüz yıllık yer tutar. Ve cennet elbiseleri de onun tomurcuklarından yapılır.
(Ramuz el-Ehadis-2 s. 313/7)
... Cennet ağaçlarının dip gövdesi inci ve altın yukarısı da meyvedir.
(Tezkireti'l Kurtubi s. 315/523)
Cennette hiçbir ağaç yoktur ki gövdesi altından olmasın.
((Tirmizi) Kütüb-i Sitte-14 s. 427/10)
Bu ağaçların dalları kurumaz yaprakları dökülmez suyu kaybolmaz meyvesi tükenmez.
(İlahi Dinlerde Cennet İnancı s. 54)
Cennet ırmakları misk dağlarının yahut da misk tepelerinin altından çıkar.
(Tezkireti'l Kurtubi s. 307/501)
Ehli cennetin ziynetleri abdest suyunun eriştiği abdest yerlerini bulur.
(Ramuz el-Ehadis-1 s. 247/7)
Cennette altından bir direk ve üzerinde zebercedden (zümrüt cinsinden parlak yeşil kıymetli bir taş) şehirler vardır ki onlar cennete yıldızlar gibi ışık verirler...
(Ramuz el-Ehadis-1 s. 125/6)
Cennette yay kadar bir yer Güneş'in üzerine doğduğu veya battığı şeyden (dünyadan) daha hayırlıdır.
(Kütüb-i Sitte-14 s. 429/2)
Gümüş tuğladan ve altın tuğladan! Harcı da kokulu misk. Cennetin çakılları inci ve yakuttan toprağı da zâferandır...
((Tirmizi) Kütüb-i Sitte-14 s. 451/6)
Sana arşın altından cennet hazinelerinden bir söze delalet edeyim mi? Şöyle dersin: "La havle vela kuvvete İlla Billah" (Allah'tan başka ne men edecek ve ne de yapacak bir kuvvet vardır.) O zaman Allah buyurur ki: "Kulum teslim oldu ve selamet buldu.
(Ramuz el-Ehadis-1 s. 166/3)
Ehli cennetin en aşağı dereceli olanının cennetteki mülkünü temaşası (seyretmesi gezmesi) iki bin sene sürer ve bu mülkün en uzak kısmını en yakını gibi görür...
(Ramuz el-Ehadis-1 s. 113/
Eğer cennette olan şeylerden bir tırnaklık miktar görünseydi yer ile gök arasını süse boğardı. Eğer cennet ehlinden bir adam görünüp bileziklerini gösterseydi Güneş'in yıldızların ışıklarını bastırdığı gibi Güneş'in ışığını bastırırdı.
((Tirmizi) Büyük Hadis Külliyatı-5 s. 409/10096)
Cennetliklerin başlarında taçlar vardır. Taçtaki tek inci meşrık (Doğu) ile mağrib (Batı) arasını aydınlatır.